Bir diğer genç ise cahil. 125lik bir motoru var. Motorunun bir ismi var; Kara Yılan. Genç ateşli, korkusuz. Kanı kaynıyor. Sosyal medyada arkadaşlarıyla iddialaşıyor. Ben seni geçerim, sen daha yavaşsın, yüreği olan gelsin, yollar bizim, ölüme meydan okuyoruz... Kask? Ne olduğunu bile bilmiyorlar.
Bir başka abimiz yıllardır motosiklete binmiş. Yüz bin kilometrenin üstünde tecrübesi var. Kendinden emin. Abimizin değil kaza yapma, düşme ihtimali bile yok. Hal böyle olunca sıcak havada kaska ne gerek var?
Yahu be adam, ben enayi miyim kaska o kadar para harcıyorum. Kendini düşünmüyorsan arkanda bırakacaklarını düşün. Çünkü sonuç işte bu ;
Son yıllarda artan trafik sorunu ve benzin fiyatlarının yükselmesi nedeniyle insanlar artık alternatif ulaşım yolları aramaya başladılar. Toplu taşımada çekilen çileden bahsetmeye gerek yok tabi. Aslında bu alternatif yol yıllardır var ama maalesef insanların ön yargıları yüzünden pek önemsenmemiştir. Adı üstünde iki teker şeytan icadı. Allah korusun ufacık bir taş gelse neler olur...
Motosikletlerin ulaşım aracı olarak tercih edilmesinin sebepleri arasında ucuz olması, yakıt tüketiminin az olması, trafik ve park sorunun olmaması, vergisinin düşük olması gibi avantajlar vardır.
Bu avantajlar fark edilince artık insanlar yavaş yavaş motosikletlere yönelmeye başladı fakat bu yönelme yeri geldi bilinçli bir şekilde oldu yeri geldi bilinçsiz bir şekilde oldu.
Canının kıymetini bilenler bütçeleri el verdiğince iyi ekipmanlar alarak gayet sağlıklı ve korumalı bir şekilde yola çıktılar. Fakat üzücü bir şekilde görmekteyiz ki bir çok motosiklet sürücüsü anlam veremediğim bir şekilde bırakın mont, dizlik, eldiveni kask bile takmama konusunda ısrarcı. Kaskın asli görevi kaza anında başa gelebilecek darbeleri önlemesidir. Bunun yanında soğuktan, rüzgardan, sinekten, böcekten de korur.
Bu insanları bilinçlendirmek için yeri geldi bir kaç sohbete girdim. Milletimizin felsefesi hep aynı. Atın ölümü arpadan olsun tarzında "Bana bir şey olmaz abi." gibi kelimeleri duyunca elden bir şey gelmiyor.
Hiç unutmam az çok tanıdığım bir genç bir gün arkadaşının 600'lük yarış motoruyla gayet işlek bir yolda 180km hızla giderken önündeki bir arabanın U dönüşü yapması sonucu kafasını direk yere çarpıyor ve orada can veriyor. Şimdi bu arkadaş için üzülmedik mi? Elbette üzüldük. Ama bu arkadaş kendi sonunu kendisi hazırlamadı mı?
Bunun gibi bir çok örnek verilebilir. Daha ehliyetini almamış hayatını kaybeden çocuklar, cesetlerin yanında oğlum diye ağlayan anne babalar...
Sadece kask değil tabi. Elinizden geldiğince mont, eldiven, dizlik, bellik, bot gibi ekipmanları tedarik etmek sizleri tehlikeden bir adım daha uzaklaştırır.
Cep telefonuna 2000 TL verdiğimiz bu ülkede insanların kendi sağlıklarını düşünmeyip 100 TLye koruma seviyesi sıfır olan kasklardan almasına bir anlam verememekteyim.
Çok sevdiğim bir arkadaşıma mont alması konusunda çok ısrar etmiştim. Fakat kendisi 125 cc motoruna egzoz takmakta ısrarlıydı. Şans eseri başına bir kaza gelmedi. Ama bilinçsiz insanların kendi sağlıklarını nasıl arka plana attıklarını görmüş oldum.
Bir başka konuda trafik polislerinin de şehir içinde takıp çıkarması zor oluyor diye kask takmaması. Peki bu adamlar kask takmayan birisine nasıl ceza yazacak?
Bir söz vardır; "Ya bu deveyi güdün ya bu diyardan gidin" diye. Eğer bu işi yapacaksanız hakkıyla yapın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder