250 cc motosiklet kategorisinde belki en çok tartışılan, en çok satılan ama belirli bir kitleyi asla memnun edemeyecek bir motosiklet.
Honda olması hem dezavantaj hem de avantaj bu motosiklet için.
Nedense Türkiye'de belirli bir motorcu kesimi kendilerini ne olduğu belirsiz, resmi bir yetkisi olmayan, profesyonellikten uzak servislere emanet etmiş durumdalar. Bu kişilere sorarsanız Honda hakkında söyleyecekleri her zaman yavaş olduğu olacaktır. Hiç bir modeli fark etmez. Honda'nın her modeli onlar için yavaştır. Bu konuda belki haklılar. Honda her motor sınıfında en yavaş motoru üretebilir. Fakat sadece bu kriter ile koskoca bir markayı yargılamak ne kadar doğrudur?
CBR250R 2011 yılında VFR1200F'i andıran farıyla piyasaya çıktı. O sene o sınıfta Hyosung GT 250R ve Kawasaki Ninja 250R vardı. Tek far olması, tek silindir olması, diğerlerinden yavaş olması hep eleştirilere neden oldu. Fakat öncelikle Ninja 250R'dan hesaplı ve Hyosung GT250R'dan kaliteli olduğu için hep tercih edildi.
Özellikle tek far bazı kesimlerce mitolojik canavar "Cyclops'a" benzetildi. Oturuş pozisyonu rahat ve biraz dik olduğundan "reyzink" değil dendi. Gitmiyor dendi, zart dendi zurt dendi. Yerin dibine sokuldu.
Daha sonra Honda kullanıcılardan gelen bu geri bildirimleri önemsedi ve 2014 yılında görünümü değiştirdi. Artık herkesin laf ettiği tek far yerine çift far gelmişti ve motor daha agresif bir şekle bürünmüştü. 1.5 beygir artırılarak motorun gücü 26 beygirden 27.5 beygire yükseltildi. Egzozun şekli değiştirildi. Kısacası yeni CBR250R eskisinden oldukça farklıydı.
Peki bu CBR 250R hakkında kötü düşünen motosiklet kullanıcılarının düşüncelerini olumlu yönde değiştirmeye yetti mi? Tabi ki de hayır.
2015 Şubat ayında İstanbul'da yapılan motosiklet fuarında görücüye çıkan Yamaha R25 CBR250'nin önünü kesecekti. Çoğu CBR250R kullanıcısı bile Honda'dan vazgeçip Yamaha'ya yönelmişti. Youtubeda yayınlanan videolarda R25'in saatte 194 km hızı görebildiği herkesi şaşırtmıştı. 36 beygir ve saatte 194 km hız 250cc bir motosiklet için inanılmaz bir şeydi. Motosiklet camiasının duayenleri bu motorun CBR250'nin içinden geçeceğini ve satışını durduracağını belirttiler.
Ama bir Çin atasözü derki ; Köpekler istedi diye atlar ölmez. YZF R25 sevildi, satıldı, ilgi gördü görmesine ama bir türlü CBR250'nin önünü kesemedi.
CBR250R'ın bu kadar tutulmasının en önemli sebebi yaygın Honda servisiydi. Türkiye'nin hemen hemen her ilinde bulunan servisinde profesyonel hizmet verildiği için (bayiden bayiye kalite değişebilir) CBR250R en çok tercih edilen motosiklet olmaktaydı.
İkinci bir faktör motosikletin diğerlerinden daha ucuz olmasıydı. Buna ek olarak acayip ucuz parça fiyatları bu motosikleti oldukça cazip hale getirmekteydi. Yakıtından bahsetmeye gerek bile yok. Sakin kullanımda 100km'de 3.5 litre olan yakıt tüketimini agresif kullanımda ne yaparsanız yapın 4 litrenin üstüne çıkarmak çok zordur.
Görünüm "reyzink" olup oturuş pozisyonunun dik olması motosikleti yeni öğrenenler için ekstra bir rahatlık sağlamaktadır. 1.75-1.80 boylarında olan birisinin ayaklarının rahatça yere değmesini sağlayan sele yüksekliği tecrübesiz sürücülere bile bir güven vermektedir. Dolayısıyla bel ağrısından "reyzink" motosiklete binmeye korkan orta yaş sınıfındaki abilerimiz için harika bir seçenektir.
Tabi ki de tek silindirden kaynaklanan bir titreşim söz konusu. Yaklaşık 1 saat kadar durmadan sürdüğünüzde ellerinizde bir karıncalanma hissedebilirsiniz. Bu titreşim seleye ve ayaklara yansımamaktadır. Tabi daha küçük cc motosikletten bu motosiklete geçiş yapıldığında bu titreşim pek önemsenmemektedir.
Fren sisteminden bahsetmek gerekirse elbette tek disk olması biraz rahatsız edici fakat bir çok motosikletin frenlerinden kat kat daha iyi. Ön de 296 mm arkada 220 mm fren diskleri mevcut. Bir abimin söylediği gibi virajlarda tekerleklerin dönmesini engellemeyecek şekilde fren kullanabilirsiniz.
Lastik konusunda hepinize hak veriyorum. IRC lastikler istenilen performansı vermiyor. Eğer bütçe varsa tavsiyem elbette pirelli, michelin, metzeler gibi markalarla değiştirmenizdir. Yalnız şunu belirtmeden söyleyemeyeceğim 32 bin km boyunca 2 çift IRC kullandım ve bir kere bile virajda motosikleti kaydırmadım. Burada birazda lastikleri değil kendimizi eleştirmemiz gerek bence.
250 cc yarış motosikletleri arasında en hızlısı değil fakat en ekonomik olanı, yedek parça fiyatı en ucuz olanı, yakıt tüketimi en az olanı ve 4 yıl sınırsız kilometre garantisi olanıdır. Hemen size güncel fiyatlardan örnek vereyim; Kafa grenajı 76 TL, yan grenaj 126 TL, ön cam 130 TL, sağ gidon 54 TL, ön çamurluk 70 TL. Eklemeden geçemeyeceğim bir özellikle eğer motosikleti düz yolda yatırırsanız grenajlar yere değimiyor ve böylece sizi masraftan kurtarıyor. Bizzat denedim.
Peki bu motosikletin hiç eksi yönleri yok mu? Elbette var. 2014'den önceki modellerinde ön cam boşta kaldığı için rüzgarda sallanıyor. En sevmediğim yanı benzin deposunun kapağının elimde kalması. 8000 devirden sonra ellere verdiği titreşim var bir de. Fabrika çıkış lastikleri yukarıda bahsettiğimiz gibi herkesi tatmin etmeyebilir.
Son olarak söyleyebileceğim şey; CBR 250R Türkiye'de gözünüzü kapatıp alabileceğiniz tek motosikleti. tabi bu benim fikrim. Bunun bir hobi işi olduğunu unutmayın. Renkler ve zevkler kesinlikle tartışılmaz.
Son tavsiyem 4 Japon'dan şaşmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder