29 Eylül 2015 Salı

"UÇAN KARTEPELİ" NURDOĞAN KUZU

Bu yazımda sizlere bir arkadaşımı anlatmak istiyorum. Kocaeli çevresinde motosiklet camiasından olanlar kendisini çok yakından tanır. Kartepe Enduro Kulübü adına yarışlara katılan ve yarışmalarda derece alan arkadaşımız Nurdoğan Kuzu. 

Bu arkadaşımız nerede doğmuş, nerede okumuş çok sormadım. Evi nerede onu da bilmem. Kız arkadaşı var mı, akşamları nerelere takılır, en yakın arkadaşı kim bunlardan da haberim yok. Kendisi benim çalıştığım firmada motosiklet tamircisi olarak çalışmakta. Ama Nurdoğan arkadaşımız maalesef bir motosiklet tamircisi olamayacak kadar iyi yürekli ve dürüst bir delikanlıdır. 
Hepimiz motosiklet tamircilerinin çakallıklarını, uyanıklıklarını biliriz. Özellikle motosiklete yeni başlamış kişilerin ağzının yandığı çok sık duyulur. İnsanların kazandığı helal parada gözü olan bu emek hırsızları hemen hemen her motorcunun canını yakmıştır. Fakat Nurdoğan arkadaşımız o kadar dürüst ve iyi niyetlidir ki motosikletinizi ona emanet edip uyumaya gidebilirsiniz. 

Hepimizin bildiği gibi Türkiye'de en çok yatırım yapılan, herkesin ilgilendiği spor futboldur. Diğer spor dalları gereken ilgiyi maalesef görememektedir. Bunlardan biriside motor sporlarıdır. Ne güzel Türkiye'ye F1 yarışlarını getirmişsin, ülkenin tanıtımını yapmışsın ama yok. Bir ton stadyum yaptılar ama F1'e bütçe ayıramadılar. Kocaeli Körfez pistinin yüksek ses geliyor diye motosikletlere kapatılması ardından da tamamen kapatılması ayrı bir örnek.


İşte bu kısıtlı şartlar altında sevdiği spor dalına gönül vermiş genç yetenekler heba olup gidiyor bu ülkede. Ne devlet yardımcı oluyor ne de özel firmalar. Olur olmaz, lüzumsuz şeylere milyonlar harcayanlar hem tanıtımı yapılacak hem de belki bir yetenek çıkartacak işlere yanaşmıyorlar.

Nurdoğan Kuzu arkadaşımız da bunlardan bir tanesi. Kendi imkanlarıyla yarışlara katılan, dışarıdan her hangi bir destek almayan bu arkadaşımız yeteneği ve azminin zaferi sayesinde katıldığı her yarıştan birinci, ikinci ya da üçüncü olarak ayrılmıştır. 

Ekim ayında Antalya'da yapılacak olan Redbull'un düzenlediği Sea to Sky yarışmasına dünyanın her yerinden profesyonel yarışmacılar katılacak. Bu yarışmacıların çoğu teknisyenleriyle beraber son model motosikletleri ile gelecek. Fakat Türkiye'de bu spor dalı ikinci plana atıldığı için Türk yarışmacılar genelde kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmaya çalışacaklar. 

Bu spor cidden maliyetli bir spor. Motosikletin masrafı, benzini, yarışa katılma parası derken bir çok yetenekli yarışmacı için yükselmek imkansız gibi görünüyor. Ülkemizde bu alanda isim yapan ve başarı yakalayanların sayısı oldukça az. Kenan Sofuoğlu bile zamanında sponsor bulamadığından dolayı zorlanmıştı. 


Yarışlarda lastiği patladığında kendisi tamirini yapan arkadaşımız Nurdoğan Kuzu bahsettiğim Sea To Sky yarışmasına girmek için can atmaktaydı. Ekonomik zorluklar sebebiyle girme konusunda tedirgindi. Kocaeli Motosiklet Topluluğu olarak arkadaşımıza yardım etmek istedik. Fakat bizim çabalarımız da yeterli olamadı. Katılmayı çok istediği bu yarışmaya katılamadı. Sadece para kazanmaya odaklanmış, aslında çok faydalı olabilecek fakat kendilerine her hangi bir faydası olmadığını düşünen kişiler eğer ellerini taşın altına koysaydı belki Nurdoğan Kuzu şanlı Türk Bayrağımızı uluslar arası alanda dalgalandıran bir isim olacaktı. 

Böyle daha ne cevherler var belkide keşfedilmeyi bekleyen. Bu yetenekler hep boşa gidiyor maalesef. Umarız gelecekte devlet bu konuda büyük adımlar atar ve sadece futbol izlemekle kalmayız.


17 Eylül 2015 Perşembe

Güvenli Sürüş Rehberi

Bölüm-1 - Güvenli Sürüş Pozisyonu


Güvenlik uygun bir "sürüş pozisyonu" ile başlar.

Uygun sürüş pozisyonu, uzun yollarda yorgunluğu önlemenin yanı sıra güvenliği ve rahatlığı da artırır. Farklı tip motosikletler olabilir ancak hepsi için temel sürüş pozisyonu benzerdir.

Doğru Oturuş Pozisyonu: 7 Nokta
Vücudunuz üzerinde herhangi bir baskı yaratmadan, motosikletiniz ile bütünleşerek daha güvenli bir şekilde sürüş için gözleriniz, omuzlarınız, dirsekleriniz, elleriniz, beliniz, dizleriniz ve ayaklarınızın konumunu doğru ayarlamak son derece önemlidir.

1) Gözler

Gözler hız ile orantılı olarak, ufuk çizgisi dahilinde, geniş bir açı ile çevreyi taramalı ve gidilmek istenen yöne odaklanmalıdır.

2) Omuzlar

Omuzlar rahat ve aşağı doğru düşük durmalıdır. kasılmış omuz manevra kabiliyetini kısıtlar.

3) Dirsekler

Dirseklerin hafif kırık ve rahat bir şekilde bedene yakın olarak konumlanması gerekmektedir.

4) Eller

Gaz kolu, frenler ve debriyajın düzgün çalışması için eller doğal bir açı ile konumlanmalı ve elcikler hareketi engelleyecek şekilde aşırı sıkı tutulmamalıdır. Doğru açı; kollar vücudun yanında rahatça sallanırken eller hafifçe yumruk yapılarak gidona konumlandırıldığında bulunabilir.

5) Bel

Bel ve sırt kasları gevşek, omurlar ve sırt dik olmak yerine hafif kavisli ve yoldan gelen darbeleri emebilecek şekilde konumlanmalıdır.

6) Dizler

Dizler her süreçte (virajlar dahil) yakıt deposuna yapışık ve onu hafifçe sıkar durumda olmalıdır. Bu şekilde sürücü ivmelenirken ya da yavaşlarken motosiklet üzerindeki konumunu dizleri ve beli yardımıyla korur, elleri ile kollarını ise her an gerekebilecek bir manevra için kullanabilir.

7) Ayaklar

Dizlerin kapalı olmasından kolayca tahmin edileceği gibi ayaklar birbirine paralel ve tam karşıyı gösterir biçimde kapalı olmalıdır. Ayak oyukları ayaklıklara gelecek şekilde, parmak uçları da arka fren pedalının üzerinde olacak şekilde konumlanmalıdır. Sürüş sırasında ayak parmak uçları ayaklıklardan aşağı sarkıtılmamalıdır.


Kaza Anında Sizi Korur

Eleman almış mavi GSX-R 600'ü. Sıfır motor. Parlıyor. Takmış Yoshi egzozu. Şekil o biçim. Yanlaya yanlaya gidiyor şehir merkezinde. Kızlar dönüp dönüp bakıyor. Şimdi gel de bu adama kask taktır. Takar mı hiç? Takarsa kimse tanımaz çünkü. Nasıl tanısın?
Bir diğer genç ise cahil. 125lik bir motoru var. Motorunun bir ismi var; Kara Yılan. Genç ateşli, korkusuz. Kanı kaynıyor. Sosyal medyada arkadaşlarıyla iddialaşıyor. Ben seni geçerim, sen daha yavaşsın, yüreği olan gelsin, yollar bizim, ölüme meydan okuyoruz... Kask? Ne olduğunu bile bilmiyorlar.
Bir başka abimiz yıllardır motosiklete binmiş. Yüz bin kilometrenin üstünde tecrübesi var. Kendinden emin. Abimizin değil kaza yapma, düşme ihtimali bile yok. Hal böyle olunca sıcak havada kaska ne gerek var?
Yahu be adam, ben enayi miyim kaska o kadar para harcıyorum. Kendini düşünmüyorsan arkanda bırakacaklarını düşün. Çünkü sonuç işte bu ;

Son yıllarda artan trafik sorunu ve benzin fiyatlarının yükselmesi nedeniyle insanlar artık alternatif ulaşım yolları aramaya başladılar. Toplu taşımada çekilen çileden bahsetmeye gerek yok tabi. Aslında bu alternatif yol yıllardır var ama maalesef insanların ön yargıları yüzünden pek önemsenmemiştir. Adı üstünde iki teker şeytan icadı. Allah korusun ufacık bir taş gelse neler olur...

Motosikletlerin ulaşım aracı olarak tercih edilmesinin sebepleri arasında ucuz olması, yakıt tüketiminin az olması, trafik ve park sorunun olmaması, vergisinin düşük olması gibi avantajlar vardır. 

Bu avantajlar fark edilince artık insanlar yavaş yavaş motosikletlere yönelmeye başladı fakat bu yönelme yeri geldi bilinçli bir şekilde oldu yeri geldi bilinçsiz bir şekilde oldu. 

Canının kıymetini bilenler bütçeleri el verdiğince iyi ekipmanlar alarak gayet sağlıklı ve korumalı bir şekilde yola çıktılar. Fakat üzücü bir şekilde görmekteyiz ki bir çok motosiklet sürücüsü anlam veremediğim bir şekilde bırakın mont, dizlik, eldiveni kask bile takmama konusunda ısrarcı. Kaskın asli görevi kaza anında başa gelebilecek darbeleri önlemesidir. Bunun yanında soğuktan, rüzgardan, sinekten, böcekten de korur. 

Bu insanları bilinçlendirmek için yeri geldi bir kaç sohbete girdim. Milletimizin felsefesi hep aynı. Atın ölümü arpadan olsun tarzında "Bana bir şey olmaz abi." gibi kelimeleri duyunca elden bir şey gelmiyor.

Hiç unutmam az çok tanıdığım bir genç bir gün arkadaşının 600'lük yarış motoruyla gayet işlek bir yolda 180km hızla giderken önündeki bir arabanın U dönüşü yapması sonucu kafasını direk yere çarpıyor ve orada can veriyor. Şimdi bu arkadaş için üzülmedik mi? Elbette üzüldük. Ama bu arkadaş kendi sonunu kendisi hazırlamadı mı? 

Bunun gibi bir çok örnek verilebilir. Daha ehliyetini almamış hayatını kaybeden çocuklar, cesetlerin yanında oğlum diye ağlayan anne babalar...

Sadece kask değil tabi. Elinizden geldiğince mont, eldiven, dizlik, bellik, bot gibi ekipmanları tedarik etmek sizleri tehlikeden bir adım daha uzaklaştırır. 

Cep telefonuna 2000 TL verdiğimiz bu ülkede insanların kendi sağlıklarını düşünmeyip 100 TLye koruma seviyesi sıfır olan kasklardan almasına bir anlam verememekteyim.

Çok sevdiğim bir arkadaşıma mont alması konusunda çok ısrar etmiştim. Fakat kendisi 125 cc motoruna egzoz takmakta ısrarlıydı. Şans eseri başına bir kaza gelmedi. Ama bilinçsiz insanların kendi sağlıklarını nasıl arka plana attıklarını görmüş oldum.

Bir başka konuda trafik polislerinin de şehir içinde takıp çıkarması zor oluyor diye kask takmaması. Peki bu adamlar kask takmayan birisine nasıl ceza yazacak? 

Bir söz vardır; "Ya bu deveyi güdün ya bu diyardan gidin" diye. Eğer bu işi yapacaksanız hakkıyla yapın.